Günümüzde Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler, dünya gündemini yakından takip edenlerin dikkatini çeken önemli bir konudur. Özellikle İsrail'in son dönemde İran'a yönelik artan tehditleri, bölgedeki dengeleri alt üst etme potansiyeli taşımaktadır. Gazze'de devam eden çatışmaların gölgesinde İran'a yönelik askeri hamlelerin yapılması, birçok soruyu gündeme getiriyor: İsrail bu adımlarla neyi amaçlıyor? İran'ın rolü ve etkilenen bölgesel dengeler, dikkate alınması gereken unsurlar arasında yer alıyor. Bu yazımızda, İsrail'in İran'a yönelik stratejilerini mercek altına alacak ve Gazze'deki hadiselerle bu durumun nasıl bir etkileşim içinde olduğunu irdeleyeceğiz.
İsrail ve İran arasındaki tarihsel rekabet, 1979 İslam Devrimiyle birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. O tarihten bu yana iki ülke, doğrudan savaşmadan birbirlerine karşı serin savaşlar yürütmektedirler. İran, bölgede Şii kontrolünü artırma çabasındayken, İsrail ise bu güçlenmeyi önlemek için çeşitli stratejik hamleler geliştirmiştir. Son yıllarda İran'ın nükleer programı, bu gerilimin ana sebeplerinden biri olmuştur. Nükleer silahların yayılmasını engellemek amacıyla İsrail, İran'a yönelik siber saldırılar ve askeri operasyonlar düzenlemiştir. Ancak şimdi, bu rekabetin yeni bir Afganizasyona dönüşme ihtimali gündeme geliyor. Gazze’deki çatışmaların çıkmasıyla, İsrail’in dikkatini İran’a yönlendirmesi, bölgedeki güç dinamiklerini alt üst edebilir.
Son günlerde Gazze'deki çatışmaların artması, dünyanın dikkatini bu bölgeye çekmiştir. Ancak bu durum, İsrail'in stratejik hedeflerini tam anlamıyla göz ardı etmememizi gerektiriyor. Gazze'deki Hamas, İran tarafından destekleniyor ve bu da durumu daha karmaşık hale getiriyor. İsrail, Gazze’de Hamas’a karşı yürütme tercihlerini artırırken, ardında yatan asıl amacın İran’ı zayıflatmak ve etkisini kırmak olduğu görülüyor. Böylece, hem Gazze’deki grupları etkisiz hale getirmeyi hem de İran’ı izole etme stratejisini tamamlamayı hedefliyor.
İsrail’in bu politikası, bölgedeki öteki ülkeleri de etkiliyor. Suudi Arabistan ve BAE gibi Arap ülkeleri, İran’ın bölgede güçlenmesinden endişe duyuyor. Bu bağlamda, İsrail ile yapılan normalleşme adımları, İran’a karşı birleşik bir cephe oluşturmaya yönelik hamleler olarak değerlendiriliyor. Böylece, Gazze’deki çatışmalarla beraber İran’a karşı daha geniş bir koalisyon sağlanabilir. Ancak bu strateji, aynı zamanda bölgedeki güç dengelerini de değiştirebilir.
Sonuç olarak, Gazze’deki çatışmaların ve İran’a yönelik tehditlerin birbirini etkileyen karmaşık bir yapı sergilediği söylenebilir. İsrail’in asıl amacının, yalnızca Gazze’deki gruplarla sınırlı olmadığı, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu stratejik hamlelerle birlikte, dünya genelinde Orta Doğu’daki istikrarın nasıl etkileneceği merak konusu. İran’ın nasıl bir yanıt vereceği ise ilerleyen günlerde daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Bu noktada, dünya kamuoyunun nasıl bir tepki vereceği ve uluslararası toplumun bu duruma nasıl bir yaklaşım sergileyeceği de büyük önem taşımaktadır. Orta Doğu’da huzurun sağlanması için atılacak adımlar ve diplomatik çabalar, bölgedeki barışın geleceğinde belirleyici olacaktır. Gazze’nin yanı sıra İran’a yönelik tehditler, bu karmaşık denklemin önemli bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.