İzmir'de yapılan yeni düzenlemeler, öğrencilere sunulan indirim haklarını önemli ölçüde etkiliyor. İzmir Belediyesi, belirli hizmet ve ürünlerde öğrencilere sunulan indirimlerden yararlanabilmek için 30 yaş sınırı getirdi. Bu karar, pek çok öğrenci tarafından memnuniyetle karşılanmadığı gibi, bazı ruhsal sıkıntılara da yol açtı. Zira 30 yaş sınırı, üniversite eğitimi gören bireylerin büyük bir kesiminin bu indirimlerden yararlanamaması anlamına geliyor. Ülkemizdeki yüksek öğrenim sisteminin dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda, bu yasağın ne denli sorunlu olduğu açıkça ortada.
Belediye yetkilileri, İzmir'de yaşanan öğrenci yoğunluğuna ve bu sayıdan kaynaklanan finansal yükümlülüklere atıfta bulunarak 30 yaş sınırını getirdiklerini belirtiyor. Ancak, bu sınırlamanın geçerli olmasının ardında yatan nedenlerin daha derin bir şekilde incelenmesi gerektiği yönünde kamuoyunda önemli bir tartışma var. Eğitim hayatı oldukça sancılı bir süreç olabileceğinden, birçok üniversite öğrencisi yaşının 30 olmasını, kendileri için bir engel ya da fırsat olarak değerlendirmiyor. Öte yandan, yurtdışında eğitim alan bireylerin de bu indirimlerden yararlanma hakları bulunuyor ve bu durum, Türkiye'de eğitim almakta olan gençler açısından adaletsiz bir tablo oluşturuyor.
Öğrenciler, bu sınırlamanın eğitim hayatlarını doğrudan etkilediğini savunuyor. Örneğin, birçok öğrenci, eğitim süresince birtakım maddi yükümlülükler altında kalıyor. Bunun başında, konaklama, ulaşım ve sosyal hayatın maliyetleri geliyor. İzmir'deki indirim uygulamalarının 30 yaş sınırı ile kısıtlanması, özellikle 30 yaşına gelmiş fakat hala üniversite eğitimine devam eden bireylerin büyük bir mağduriyet yaşamasına sebep oluyor. Bu durum, gençlerin eğitim süresince maddi destekten mahrum kalmasına ve dolayısıyla eğitim hayatlarını sürdürme adına daha fazla mücadele etmelerine neden oluyor. Birçok öğrenci ve gönüllü grup, bu uygulamanın gözden geçirilmesi ve kapsamın genişletilmesi için imza kampanyaları başlatmaya hazırlanıyor.
Sonuç olarak, İzmir'de uygulamaya koyulan bu yeni düzenleme, özellikle eğitim hayatını sürdüren bireyler için zorlu bir süreç başlatmış durumda. 30 yaş sınırının getirilmesi ile, indirimlerden yararlanamamaktan kaynaklanan yıkıcı sonuçlarla karşı karşıya kalacak olan daha çok öğrencinin sesi duyulmayı bekliyor. Öğrenim hayatının temelini oluşturan fırsat eşitliğinin sağlanması için kamuoyunun ve ilgili kurumların bu duruma duyarlılık göstermesi önemlidir. İzmir'de öğrencilerin hayatını zorlaştıracak ceza ve kısıtlamaların bir an önce gözden geçirilmesi, eğitim alanının daha kapsayıcı hale gelmesi adına büyük bir adım olacaktır.