Marmara Denizi, yıllardır yaşadığı çevresel sorunlarla gündeme gelirken, son dönemde kaydedilen korkutucu bir rekor, deniz ekosisteminde ciddi değişikliklerin yaşandığını gözler önüne seriyor. Uzmanlar, 65 yıl aradan sonra görülen bu değişimin, bölgedeki iklim değişikliği ve insan aktiviteleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre, deniz sıcaklıkları ve kirlilik oranları göze çarpan bir şekilde artış gösterdi. Bu durum, yerel faunayı ve florayı tehdit eden çeşitli sorunları beraberinde getiriyor.
Marmara Denizi’ndeki su sıcaklıkları, 1958 yılından bu yana en yüksek seviyelere ulaştı. Bu rekor sıcaklık artışı, iklim değişikliği, sanayileşme, tarımsal faaliyetler ve kıyı yapılaşması gibi faktörlerin birleşimiyle meydana geldi. Özellikle sanayi atıklarının denize boşaltılması, deniz yaşamını tehdit eden kirliliğin artmasına yol açtı. Bunun yanı sıra tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan pestisitler ve gübreler, akarsular aracılığıyla denize ulaşarak ekosistemi olumsuz etkiledi. Uzmanlara göre, bu koşullar altında deniz ekosisteminin dengesinin bozulması kaçınılmaz. Ekosistem üzerindeki bu baskılar, deniz canlılarının yaşam alanlarının daralmasına ve bazı türlerin yok olmasına neden olabilir.
Yaşanan bu değişimle birlikte, Marmara Denizi’ndeki balık popülasyonunun azalması bekleniyor. Özellikle sıcaklık artışının etkisiyle bazı balık türleri, daha serin olan sularda yaşam mücadelesi vermeye başlayabilir. Bu durum, yerel balıkçılar için ekonomik kayıplara yol açabilir. Bunun yanı sıra, deniz salyası (müsilaj) gibi ekolojik tehditlerin yeniden ortaya çıkması ve yayılması da olası. Geçtiğimiz yıllarda Marmara Denizi’ni etkisi altına alan deniz salyası, deniz canlılarının yaşam alanlarını daraltarak, deniz ekosisteminin çökmesine neden olmuştu.
Bölgedeki uzmanlar, Marmara’nın korunması için hızlı adımlar atılması gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda, Marmara Denizi’nin temizlenmesi ve ekosisteminin yeniden dengelenmesi için çeşitli önlemlerin alınması önem arz ediyor. Yetkililer, bu konuda farkındalığın artırılması, sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının teşvik edilmesi ve kirliliğin önlenmesine yönelik yasal düzenlemelerin uygulanması gerektiğini vurguluyor. Ancak, bu önlemler alındığında bile Marmara Denizi'nin eski sağlığına kavuşması zaman alacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’ndeki bu rekor sıcaklık artışı ve kirlilik, yalnızca yerel değil, bölgesel bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, vatandaşların ve balıkçıların bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini, birlikte hareket edilmemesi durumunda denizimizin geri dönüşü olmayan bir yola girebileceğini belirtiyor. Marmara Denizi, sadece Türkiye’nin değil, çevresindeki ülkelerin de ekonomisi ve ekosistemi için büyük bir öneme sahip. Bu nedenle, alınacak önlemler, denizimizin geleceği için kritik bir rol oynayacaktır.